Type to search

Seyahat

1,5 Günde Budapeşte

Paylaş

Tuna nehrinin iki yakasında ayrı gayrı bulunan Buda ve Peşte şehirleri “Yetti bu uzaklık!” diyerek, güzel bir köprünün de kol kanat germesiyle Budapeşte adını almışlar. Budapeşte o kadar güzelmiş ki Macaristan’ın başkenti oluvermiş bir anda. Berlin’den sonra, Orta Avrupa’nın en büyük ikinci şehri olması da boşuna değilmiş.

Budapeşte

Kısa Kısa Tarihçe:

Bu harika şehri; Kanuni Sultan Süleyman Mohaç Meydan Muharebesi ile Osmanlı topraklarına katmış ama, 150 yıl sonra, hiç sevmediğimiz Karlofça Antlaşması ile kaybetmiş olmamız ne acı.. Haliyle bazı şeyleri Osmanlılardan öğrenmişler (böbürlenecek başka bir durumumuz yok çünkü). Toz biber (paprika), kahve ve hamam kültürü Osmanlılardan yadigâr kalmış:).

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başkentinden biriymiş zamanında. Bu yüzden meşhuur Habsburg’ların izleri var her yerde.

Bir zamanlar yoğun Yahudi nüfusu sebebiyle Yahudilerin Mekkesi veya Yudapeşte olarak anılmış. Acı bir şekilde, Nazi soykırımı burada da kendisini göstermiş tabi:(.

Biliyorsunuz Macarlar, Orta Asya’dan göç edip Avrupa’ya yerleşen bir kavim. Oralara uyum sağlamak açısından din değiştirip asimile olmuşlar.

Avrupa Hunlarının devamı olarak görüldüklerinden HUNgary diye anılıyor, ama ülke olarak bunu kabul etmediklerinden ortamlarda Magyar’ız biz diyorlarmış:).

Dış görünüş olarak baya baya bizlere benzettim ben ya da öyle mi görmek istedim bilmiyorum:). Çok cana yakın ve yardım severler. Birisi size “Macarlar hiç gülmüyor, Türkleri sevmiyorlar.” derse inanmayın; yok öyle bir şey.

Budapeşte

Macaristan’da Nobel ödülü alan bilim insanı sayısı da bir hayli fazlaymış. Araştırırken öğrendim, tükenmez kalem ve rübik küp burada icat edilmiş mesela. Bu zekâyı Macarca’nın çok zor bir dil oluşuna yoruyorlarmış.

Dil ve Para Birimi:

Yoğun olarak Macarca konuşuluyor ama her ülkede olduğu gibi onların da İngilizceleri bizden iyi:D.

Avrupa Birliği’ne dâhil olsalar da hala kendi para birimleri olan Hungarian Froint (HUF) kullanılıyor. Sıfırı bol olan paraları var. Euro kullanmayan nadir ülkelerden, işte Budapeşte’nin bizim için en güzel yanlarından biri de bu.

Kabaca; HUF’u 100’e bölünce 1 TL ediyor.

Gider gitmez para çevirme derdine düşmemek için İstanbul’da Doğubank’ın girişindeki dövizciden HUF aldım. Zaten sadece orada vardı.

Budapeşte’ye gidince de New York Cafe’nin karşısındaki Gold Change’den bozdurduk. Çok fazla komisyon almadılar.

Ulaşım:

Biz İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan, Pegasus 10:10 direkt uçuşu ile Budapeşte Ferenc Liszt Havalimanı’na iniş yaptık. Havalimanı çevresi biraz rüzgârlı olduğu için sarsıntılı bir iniş oldu:).

İlk önce çok eski binaların olduğu bir bölümü gördük, sonra ilerledikçe daha yeni binalar göründü. Pistin bir köşesinde kalabalık bir grup el salladı, alkışladı falan; “Her uçağa aynı şeyi yapıyorlar mı acaba?” diye düşünmeden edemedim:). Pasaport kontrolünde benimle hiç konuşmadılar ama eşimin biraz sakalları olduğu için artık kuşkulandılar mı nedir, “Nerede kalacaksın?” gibisinden sorular sormuşlar:).

Gelelim toplu taşıma bileti almaya.. Havalimanının içerisinde gişe ve makineler var. Biz ne yapalım ne alalım diye düşünürken Türk bir çift, gişe çalışanlarının çok yardımcı olmaması sebebiyle 20 adet bilet almak zorunda kalmışlar. Fikir birliğine varıp 10 tanesini aldık onlardan ve 3000 HUF ödedik. Tek yön bilet 350 HUF olmasına rağmen 10lu alınca tanesi 300 HUF’a geldi. Günlük ve grup bileti seçenekleri de var. Hatta makineden alanlar 560 HUF’a tek yön aktarma bileti almışlardı. Birini otobüste, diğerini metroda okutmanız gerekiyor.

Metrolarda bilet kontrolü çok sıkı, dikkatli olun:). Girişte turuncu kutulara okutun biletlerinizi ki 8000 HUF ceza ödemek zorunda kalmayın. Bkz. Prag’dan neden nefret ettim?🙂

Kapıdan çıkıp sol tarafta bulunan 200E nolu otobüse binerek (bulamazsanız kalabalığı takip edin:) son durak olan Köbanya Kispets’de indik. Otomatik sesin bir Köbanya Kişpets diyişi vardı ki çok hoşumuza gitti, sürekli söyledik durduk. İnince ufak bir AVM’nin içinden M3 metrosuna geçiş yaptık.

Bundan sonrası için kalacağınız otelin yerini bilmelisiniz:). Seyahatinize başlamadan önce kalacağınız her şehrin ulaşım haritasının çıktısını alıp telefonunuza da offline haritaları indirirseniz işiniz daha da kolaylaşacaktır. Ben Citymaps2go ve Tripadvisor uygulamalarını indirdim, her iki uygulama da işime yaradı. Budapeşte ve Prag gibi şehirlerde haritalar ücretli unutmayın!

Bizim kalacağımız hostel sarı hat M1 metrosunun Octogon durağına çok yakındı, gerekli aktarmalar ile kısa sürede ulaştık.

Kalacak Yer Tavsiyesi:

Budapeşte’de konaklama gerçekten uygun. Ben de ayarlarken konumuna ve ücretine bakarak Peşte tarafındaki Friends Hostel’de karar kıldım. Sanırım en meşhur hostelleri buymuş sonradan öğrendim. Bulunduğu cadde çok geniş, tramvay geçiyor önünden, metro durağı çok yakın. Karşısında Antalya Kebap:) ve çok yakınında Starbucks, KFC ve çeşitli barlar var. Baya işlek bir konumda yani.

Binanın girişindeki tabela çok ufak olduğundan önce görememişiz, önünden geçip gitmişiz haritamıza bakıp geri döndük. Rezervasyonu birkaç ay önce Booking.com üzerinden yaptırmıştım. Kalacağımız oda doluymuş, bize daha büyük bir odayı aynı fiyata verdiler. Oda gerçekten büyüktü ve tertemizdi. Şans bizden yana:). Tarihi bir bina, çok hoş bir avlusu var, hani hayalimizde hep yaşamak istediğimiz evler vardır ya onun gibi bir yer işte.

Öneriler:

Vaktinizi en verimli şekilde kullanmak adına, şehri çok iyi bilen rehberlerden faydalanabilirsiniz.
Hatta Budapeşte’de, bizden biri Cem Bey’i tavsiye edebilirim. Özellikle dil sorununuz varsa Türk rehberler çok daha iyi bir seçenek oluyor. Cem Bey Budapeşte’de doktora öğrencisi, bu yönden de destek olmuş olacaksınız kendisine :).
Web sitesine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. Çeşitli organizasyonlar için de Cem Bey ile iletişime geçebilirsiniz.

Ayrıca ailecek Budapeşteye seyahat planlıyorsanız Budapeşte Havalimanı transferi; Estergon Kalesi turu ve Cigan gecesi gibi organizasyonlar için de yine Cem Bey ile iletişime geçebilirsiniz. Budapeşte rehberi Cem Bey’e ulaşmak için buraya tıklayın.

Vaktiniz kısıtlıysa Hop On Hop Off araçları ile şehri turlayabilirsiniz. Bileti bir gün önce daha uygun fiyata alabilirsiniz unutmayın.

Ya da günde iki kez olan, 10.30 ve 14.30 saatlerinde, Free Walking Tour’a katılabilirsiniz. Şehrin önemli noktalarını 1,5 saatte anlatarak gezdiriyorlar. Gezi sonunda bahşiş bırakıyorsunuz o kadar. Biz denk gelmedik ama isterdim açıkçası.

Gezeceğiniz her yerin Macarca adını not edin. Nadir olarak İngilizce yazıyor, “Aman burası neymiş?” diye düşünüp vakit kaybetmeyin:).

Yurt dışında sizin de bildiğiniz gibi en büyük sorun SU:). Spar gibi hipermarketlerden su dahil çoğu ihtiyacınızı daha uygun fiyata alabilirsiniz.

Budapeşte

Avantajları açısından Budapest Card da alabilirsiniz.

Bahar ve yaz ayları gitmek için en ideal zamanlar. Gezinizi, Avrupa’nın en büyük müzik festivali olan Sziget’e de denk getirebilirsiniz.

Budapeşte 1,5 günde nasıl gezilir bir bakalım:)

Eşyaları hızlıca hostele bırakıp, heyecanla kendimizi dışarı attık. İlk işimiz MAVStart internet sitesinden aldığımız, Viyana’ya olan tren biletimizi bastırmaktı. Ana tren istasyonu olan Keleti’ye, şehri keşfetmek amacıyla yürüyerek gittik. Her yere hayran hayran baktım tabi:). Makineden kolayca biletimizi aldıktan sonra Vörösmarty Ter’le başlayalım dedik. Bahar aylarında düzenlenen bir festival vardı (sanırım adı da meşhur tatlıları olan Körtöskalacs) ve bazı standlar açılmıştı. Bir şeyler atıştırdıktan sonra geziye başlayacağımız yer olan Buda tarafına doğru yürümeye başladık.

Budapeşte
Vörösmarty

Meydandan Tuna Nehri’ne doğru giderken karşınıza çıkan ilk şey erkeğe benzeyen kız heykeli oluyor (Kiskiralylany). İnanışa göre bu heykelin bacağına dokunursanız Budapeşte’ye bir daha gelirmişsiniz:). Ne olur ne olmaz diye dokunduk biz de.

Nehri biraz izledikten sonra heybetli Szechenyi Lanchid (Chain Bridge)’den yürüyerek Buda tarafına geçtik. Buda, kalenin olduğu daha engebeli kısım. Kalenin arkasına bakınca sanki bir şey yokmuş gibi geliyor size ama gördükten sonra “Aa burada da hayat varmış!” diyorsunuz:). Bu bölgede yaşayan halk daha varlıklıymış hatta.

Kale bölgesinde bile görecek çok şey var. Biz gezimize cumartesi öğleden sonra başladığımız için çoğu yer kapalıydı. Malesef şehrin çoğu yeri hafta sonu kapalı:).

Buda Tarafında Gezilecek Yerler:

1)Budai Varnegyed (Castle Hill): Zincirli Köprü’den geçince tam karşınıza, biraz yukarıda bulunan Kale çıkıyor. Gözünüzde bildiğimiz kaleler canlanmasın. Bir nevi yapılar topluluğu burası çünkü. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

Kaleye çıkmak için finiküler, 16 numaralı otobüs ya da yürümeyi tercih edebilirsiniz. Finiküler pahalı bence:). Biz ağaçlık olan yoldan yavaş yavaş yürüdük, her adımda manzara daha da güzelleşti. Hatta finikülerin geçtiği yolun üzerindeki minik köprüden manzarayı seyrettik.

SAMSUNG CAMERA PICTURES
Budapeşte
SAMSUNG CAMERA PICTURES

      -Kiralyi Palota (Royal Palace): Kraliyet Sarayı olmasının yanı sıra içerisinde müzeler de mevcut.

Askeri Müze, Tarih Müzesi, Ulusal Müze, Ulusal Kütüphane ve Çağdaş Sanatlar Koleksiyonu burada görebileceğiniz müzeler. Şansımıza hepsi kapalıydı. Gerçi açık olsa da gezmek için pek vaktimiz yoktu.

Budapeşte

Arka tarafta çok güzel ağaçlık bir yol var. Matthias’a doğru bu yoldan yürüdük biz.

Bu bölgede Kemal Atatürk Sokağı var, geçtik mi geçmedik mi hiç fark etmemişiz:).

      -Matyas Templom (Matthias Church): Macar Kralı Matthias iki kez bu kilisede evlendiği için saygı amacıyla onun adı verilmiş. 13. yy’da inşa edilmiş, en eski yapılardan biri.

Budapeşte

Osmanlılar şehri ele geçirdiklerinde kiliseyi camiye çevirmişler ve duvarlardaki freskleri boyayıp halı ile kaplamışlar. Bu durum resimlere zarar vermekten ziyade korumuş aslında.

Kilise kapalı olduğu için içine giremedik. Arka kısımlardaki sokaklar çok güzeldi, biraz oralarda dolaştık:).

Budapeşte

O sokaklardan birinde Labyrinth’e rastladık. Şuan yer altı müzesi olan bu yer Kral Matthias’ın Vlad Tepes yani Drakula’yı esir ettiği yermiş.

     -Halaszbastya (Fisherman’s Basiton): Burası surlar ve kale gibi çepeçevre bir yer. Hem Tuna manzarasını izlemek hem de dinlenmek açısından ideal:).

Budapeşte

Aşağıdaki iki yere ise zamanımız kısıtlı olduğu için gitmeyi tercih etmedik, vaktiniz olursa siz gidebilirsiniz. Manzara oradan da güzelmiş çünkü:).

2)Gellert Hegy (Gellert Hill): Erszebet Köprüsü (Yeşil olan) ile Buda tarafına geçtiğinizde bu bölgeye çıkmak için taksi, Hop On Hop Off otobüs ya da yürümeyi tercih edebilirsiniz.

Budapeşte

3)Szabadsag Szobor (Liberty Statue): Buda tarafında bulunan bu yapı her yerden görülüyor aslında. Komünizme ait, şehir içerisinde bulunan tek hatıra. 3 gün üzerini kapatıp komünizmden arındırdıklarına inanıp tekrar boyamışlar ve özgürlüğün sembolü haline getirmişler.

Diğer Komünizm heykelleri açık hava müzesi olan Memento Park‘ta sergileniyor (benim de yeni öğrendiğim bu bilgi ve iki fotoğraf için canım arkadaşım Eda’ya teşekkür ederim:). Projenin mimarı burayı şu sözlerle dile getirmiş; “This park is about dictatorship. And at the same time because it can be talked about described built this park is about democracy. After all only democracy is able to give the opportunity to let us think freely about dictatorship.”

Budapeşte
Budapeşte

Memento Park’a ulaşım vs. konular için internet sitesini inceleyebilirsiniz.

Gül Baba Türbesi’ne gidenler de boşa zaman kaybı olarak not düşmüşler, tercih sizin:).

Akşama doğru havanın kararmasını bekledik. Çünkü Tuna nehrini ve köprülerin ışıklandırmalı halini bir daha görmeye fırsat bulamayacaktık. Gerçekten de bu şehir akşamları bir başka oluyormuş:).

Budapeşte
Budapeşte

Tekrar yürüyerek nehir kenarına indik. Tam Parlamento Binası’nın karşısına denk gelene kadar ilerledik. Nehir kenarından giden bir tramvay var, ona binmek daha iyi olabilir. Biz neden binmedik bilmiyorum:D.

Budapeşte
Budapeşte

Çok fazla yorulduğumuz ve ertesi gün daha çok yer gezeceğimiz için tekrar Zincirli Köprü’den geçerek, Vörösmarty Meydanı’ndan metroya binerek, hostelimize doğru yol aldık:).

Budapeşte
SAMSUNG CAMERA PICTURES

İlk gün akşamı enerjiniz kalırsa Tuna nehrindeki yemekli ya da yemeksiz tekne turlarına katılabilirsiniz. Gün batımına yakın tercih etmenizde fayda var, her yeri hem gündüz hem de gece ışıklandırılmış olarak görebilirsiniz.

Margit Sziget (Margaret Island)’e bu teknelerden bazıları uğruyor. Ama köprü bağlantısı olan bir ada zaten, yürüyerek de gidilebilir. Daha çok zamanımız olsaydı gidip vakit geçirmek isterdim:).

Ya da 7. Bölge’de bulunan harabe barlara gidebilirsiniz. Biz yaşlandık sanırım, hiç bu tarz yerlere gitmek istemiyoruz:).

Peşte tarafı:

1)Jewish District (7. Bölge): İkinci günümüz Pazar gününe denk geldiğinden, Jewish’e doğru yürüdük. Buradaki Szimpla Kert (Simple Garden) içerisinde Pazar günleri 14.00’e kadar yerel ürünlerin satıldığı minik bir pazar kuruluyor.

Bu bölgedeki meşhur Ruin Bar’lar komunizm sonrası ortaya çıkmış. Geniş avlulu evler; çöplerden ve hurdalardan alınan eşyalarla donatılmış. Tabi ki akşamları daha canlı olan bu bölge yemek anlamında da beklentilerinizi karşılayacaktır.

Budapeşte

Avrupa’nın en büyük sinagogu olan Dohany Utcai Zsinagoga (Central Synagogue)da 7. Bölge’de bulunuyor.

SAMSUNG CAMERA PICTURES

2)Központi Vasarcsarnok (Central Market Hall): 7. Bölge’den sonra Vaci Utca Caddesi’nden yürüyerek (evet yine yürüdük:) Market Hall’a gittik, ne yazık ki kapalıydı. En çok da burayı göremediğim için üzüldüm.

Turistlerin olduğu kadar yerel halkın da alışveriş yaptığı büyük bir pazar burası. Konum olarak yeşil köprüye yakın.

3)Szent Istvan Bazilika (St. Stephen’s Basilica): Nehir kenarından yürüyerek Aziz Stephan’a geldik. Burası da Zincirli Köprü’ye yakın. Normalde giriş ücretli sanırım ama o an pazar ayini olduğundan sadece bağış kutusu vardı. En üst noktasına çıkarken çok az bir miktar ücret ödedik. Manzara güzeldi ama aşırı rüzgar vardı:). Zaten Budapeşte genelinde bizi zorlayan tek şey rüzgar oldu.

4)Cipok a Duna Parton (Shoes on the Danube): Bazilikadan sonra Parlamento Binası’na yürürken nehir kenarındaki demir ayakkabıları gördük. Bu ayakkabılar gerçekten üzücü bir hikâyeye sahip. 2. Dünya Savaşı sırasında sırtından vurulup nehre atılan Yahudileri simgeliyorlar. İnsandan daha değerli ayakkabılar çıkartılıyor, ne acı..

Budapeşte

5)Orszaghaz (Parliament Building): Gerçekten göz alıcı ve çok ihtişamlı. Avrupa’daki en büyük parlamento binasıymış sanırım. Freddie Mercury’nin bu binayı satın almak istediğini biliyor muydunuz:)? Hiç de haksız değil.

Bazilika ile Parlamento Binası aynı boyda, yüksek bir yerden baktığınızda siz de fark edeceksiniz zaten. Bu iki yer dışında daha yüksek bir bina yapılması yasakmış.

6)Hösök Tere (The Heroes’ Square): Bir sonraki durağımız Millenium Underground (Avrupa’nın ilk yer altı ulaşımı, sarı hat) ile bu alan oldu. Buraya Milenyum Meydanı da deniliyor. Çünkü Macarların, Avrupa’ya gelişlerinin 1000. yılında yapılmış. Ülke tarihinde iz bırakan kişilerin heykelleri bulunuyor. Çevrede çeşitli müzeler var ayrıca.

Budapeşte
SAMSUNG CAMERA PICTURES

7)Varosliget (City Park): Meydanın tam arkasında yer alıyor. Park baya geniş; Vajdahunyad Vara adında bir kale, gölet ve meşhuur Szechenyi Baths (1909 yılında açılmış) burada bulunuyor.

Gölet kışın donduğundan buz pateni için gün doğuyor tabi:). Ne kadar eğlenceli oluyordur kim bilir, insan özenmeden edemiyor:).

Hamam ise dışarıdan bile harika görünüyor. Vaktimiz bol olsa kesinlikle bir günümüzü orada geçirmek isterdim. Kişi başı, seçilen farklı hizmetlere göre 40-50 TL arasında değişiyor fiyatlar. Burası dışında Gellert Spa and Bath ve Rudas Baths’i de tercih edebilirsiniz.

Budapeşte
Budapeşte

Bahar festivali sebebiyle park içerisinde de standlar vardı.

Budapeşte
SAMSUNG CAMERA PICTURES

Parktan çıkıp UNESCO koruması altındaki Andrassy Ut Caddesi boyunca yürüdük. Bu cadde üzerinde konsolosluklara, Terror Haza (Terör Müzesi, Naziler ve Sovyetler’in kullandığı bir binaymış), Magyar Allami Operahaz (Opera Binası) ve görünce şaşıracağınız Yunus Emre Enstitüsü’ne denk geleceksiniz.

SAMSUNG CAMERA PICTURES
SAMSUNG CAMERA PICTURES

Andrassy Ut Cad., Hösök Tere ile Erzsebet Ter arasında uzanıyor. Dinlenmek için biraz bu meydanda soluklandık. Çoğunlukla gençlerin takıldığı bu meydanda, diğer Avrupa şehirlerine göre çok ufak olan Love Lock Tree’yi göreceksiniz.

SAMSUNG CAMERA PICTURES

Central Synagogue da buraya yakın.

Son kez Vörösmarty Meydanı’na geldiğimizde festival kapsamındaki mini konserle karşılaştık. Biraz dinledikten sonra hostele doğru yol aldık. Tatilimiz boyunca en çok yürüdüğümüz gün o gün olmuş zaten, ne kadar yorulduğumuzu hatırlamak bile istemiyorum:D.

Sabah anahtarı posta kutusuna attıktan sonra trenimize binmek üzere Keleti’ye gittik. Pazartesi sabahı şehir daha hareketliydi gerçekten.

Budapeşte

“Keşke daha fazla kalabilseydik.” diye düşünüp iç çekerek, bir gün tekrar gitmeyi umarak ayrıldık Budapeşte’den..  Gördüğümüz her şeyden memnun kalarak.

**Bu yazıyı hazırlarken bana her türlü desteği veren, bir nevi editörlüğümü yapan canım arkadaşım Eda’ya bol bol öpücükler:).

Etiketler:

1 Yorum

  1. Budapeste 18 Nisan 2019

    Details

    Bizde Budapesteyi cok sevdik. Gitmeden once Budapestede lokal turk rehber Bulent  e ulastik. Internette budapeste.net diye yazinca hemen cikiyor.
    Aile  ile gidince stress yasamadan yorulmadan gezmek birde sehiri gercekleriyle ogrenmek icin bu yolu tavsiye ederim. Transferde istedim 45 euroya onlardan. Yarim gunluk sehir yuruyus turu 4 kisi icin 85 euroya anlastim. Otobus turlarindan ucuza geldi?. Ustelik bize ait rehberimiz vardi. Kalvinterdeki esnaf lokantasini; sicak sarabi; gece manzaralarini; cf dondurmasini unutmayacagiz. Aparti 80 euro ayarladim. Rehberin gosterdigi yerlerde yemek yedik. Gunluk 50 euroya geldi.

    Kesinlikle hos sehir kacmaz

    Yanıtla

Yorum Yap

Your email address will not be published. Required fields are marked *