Osmanlılardan Günümüze, Asitane Restaurant

Osmanlı mutfağını günümüze taşımak gerçekten zordur. Bunu yapabilmek için bir çok araştırmayı göze almanız gerekir. Asitane, 1991’den beri bu lezzetleri araştırıp günümüze ulaştırıyor.

1500lü yıllardan başlayarak Osmanlıların yediği her yemeği orijinal bir şekilde sunmaya çalışıyorlar. Topkapı, Edirne ve Dolmabahçe Saray mutfaklarını araştırıyor; yemek ve tatlı masraf kayıtlarını, önemli ziyaret defterlerini, Beyazıt ve Millet kütüphane belgelerini bulmaya çalışıyor; kitap ve çeşitli eserleri inceliyorlar. Bu çabaları sonucu 200’den fazla reçetenin tamamını hazırlayabilecek duruma gelmişler bile.

Kariye Müzesi’nin yanı başında, restore edilmiş bir Osmanlı konağında hizmet veriyorlar. Mekanı dekorasyon olarak çok beğendim. Yazın sonunda gittiğim için bahçesinde oturdum ama eminim içerisi de çok keyiflidir. Kariye, en çok ziyaret edilen üçüncü müze olduğundan Asitane’nin turist potansiyeli bir hayli fazla.

Burada çeşitli yemek haftaları düzenleniyor ve her sene yazlık-kışlık menü değişimleri oluyor. Ben kış menüsü tadımında bulundum. Mekan sahibi Batur Bey, her yemekten önce bilgiler verdi ve çok güzel hikayeler anlattı.

Denediğimiz lezzetler şöyle:

Kavata çorbası ile başladık. Yeşil domates çorbası da denebilir. Tadı da aynı öyleydi ama kendisinden gelen ekşiliği çok farklı ve güzeldi.

Balkabaklı bazar böreği, mayalı açma hamurun içine kabak, peynir çeşitleri ve taze soğan konularak susam yağında kızartılıyor. Çok beğendiğim bir börek çeşidi oldu. Keşke başka yerler de yapabilse:).

Keşkek üzeri kuzu eti, ilk kez yediğim sade keşkek idi. Bu hali de güzel oluyormuş. Tarçın ve kimyon eklemesiyle daha lezzetli olmuştu.

Uskumru dolması (1844), kuş üzümü, çam fıstığı ve baharatlarla doldurulup kızartılıyor. Bana pek hitap etmedi, yerken çok zorlandım:).

Sembuse (1650), şeker, dövülmüş badem-ceviz ve miskli bir iç hazırlanıp yufkaya sarılıp kızartılıyor. Gül sulu şerbete atılıp, tarçın ile tatlandırılıyor. Çok beğendiğim bir tatlı oldu.

Her yemeğe uygun olarak içtiğimiz Likya şarapları farklı bir tat kattı. Şaraptan çok anlamam ama hafif içimiyle beğendim diyebilirim.

Ekmeklere ayrı bir parantez açmam lazım:). İçerisindeki mahlep kokusu ile beni benden aldı. Kaç tane yedim hatırlamıyorum bile.

Osmanlı ruhunu daha iyi yaşamak ve en azından o yemekleri yerken kendinizi hayali de olsa Saray’da hissetmek için bir gününüzü buraya ayırın derim. Kariye Müzesi’ni gezmeyi unutmayın ama:).

Kariye Camii Sk. No:6 Edirnekapı/İstanbul

0212 635 79 97