Type to search

Seyahat

Son Zamanlarda En Çok Okunan 10 Kitap

Paylaş

Bir kitap kurdunun bu tarz bir liste hazırlamasına şaşırmayın. Kitap eleştirmeni değilim tabi de basit bir şekilde son zamanlarda en çok okunan 10 kitap karşınızda. Burada yer alan kitapların neden popüler olduklarını, her birini okuduktan sonra daha iyi anladım. Hep birlikte daha çok okuma dileğiyle der yazıma başlarım.

1-Küçük Prens (Le Petit Prince)/Antoine De Saint Exupéry

Küçükken neden okumamışım dediğim bu kitaba 27 yaşımda hayran oldum. Derin cümlelerinin anlamını, en basitinden, bu kitap için söylenen sözlerden anlayabilirsiniz. Ne demeye çalışıyordu hımm tamam hatırladım; büyükler sadece bakmayı bilirler, görmeyi ve hissetmeyi bilmezler. İşte büyüklerin çoğu bu kitabı çocuk kitabı olarak değerlendirirler.  Sadece görmeyi bilenler ondan çok fazla hayat dersi çıkarırlar.

Exupéry’ye katılmamak imkansız; bu kitabı özensizce okumamak lazım. Küçüklere yetişkin olmakla ilgili öğütler verirken büyüklere  nasıl olmaları gerektiğini öğütlüyor. Tabi anlayabilene..

Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupery

   …Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?” diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: “Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinde sardunyalar, damında güvercinler vardı” derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: “Yüz bin franklık bir ev gördüm” demeniz gerek. O zaman: “Aman ne güzel!” diye bağırırlar.

2-Bülbülü Öldürmek (To Kill a Mockingbird)/Harper Lee

Çocukların gözünden yazılan kitapları her zaman sevmişimdir. Bu roman da onlardan biri. Irkçılık, cinsiyet ayrımı, önyargılar, dedikodu vs vs. İşte bunları bir de çocukların bakış açısıyla görün.

Vermek istediği mesajların bazı çevrelerce hala anlaşılamadığı aşikar. Scout ile babasının konuşmalarına dikkat etmeli. Kitabı okumak istemeyenler 1962 yapımı filmini de izleyebilirler. Ama aynı tadı vermeyeceği kesin:).

Bülbülü Öldürmek, Harper Lee

   “Yakından tanıdığında bütün insanlar iyidir Scout.”

3-1984/George Orwell

   ‘Bütün zamanların kitabı’  diyerek çok doğru bir tanımlama yapmışlar. Güncelliğini yazıldığı yıllardan beri koruyan bu kitap; sadece gelecek için duyulan kaygıları değil bir nevi bugünü de anlatmaktadır. Ütopik olsa da gerçekçiliğini okurken anlıyorsunuz. Bireysellik yok ediliyor, zihinler kontrol altına alınıyor, insanlar makineleşiyor, Büyük Birader sürekli sizi gözetliyor.. Bu ortamda bir kişinin her şeyi sorgulamaya başladığını düşünün. Yine okumak istemeyenler için 1984 yapımı filmi mevcut:).

1984, George Orwell

“SAVAŞ BARIŞTIR

ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR

CAHİLLİK GÜÇTÜR.”

4-Hayvan Çiftliği (Animal Farm)/George Orwell

Yergi türünü en iyi ifade eden kitaplardan biri. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerine kötü davranan insanlara karşı isyan çıkarıp yönetime el koyarlar. Amaçları ise eşitlik, adalet ve özgürlüktür. En akıllıları olan domuzlar yönetimin başına geçer ama zamanla insanlardan daha kötü yönetici olurlar. Bir nevi diktatörleşirler. Kitapta geçen şu söz her şeyi özetliyor aslında:

Hayvan Çiftliği, George Orwell

“BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR

AMA BAZI HAYVANLAR

ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR.”

5-Otomatik Portakal (A Clockwork Orange)/Anthony Burgess

   Şiddetin ve cinsel saldırıların kol gezdiği sokaklara çıkamadığınızı hayal edin. Gençlerden oluşan birtakım çeteler aklınıza gelebilecek her türlü kötülüğü yapıyor. Ve de bunlardan fazlasıyla zevk alıyorlar. Kitabın baş karakteri Alex, devletin yürüttüğü bir deneyde kobay oluyor ve zorla iyi bir insan yapılmaya çalışılıyor. Kötülüğü isteyerek değil mecburen bırakıyor çünkü ne zaman kötü bir şey yapacak olsa kendisini kötü hissediyor. Peki sonra neler mi oluyor? Tabi ki burada spoiler verecek değilim:). Ya kitabı okuyun ya da 1971 yapımı Stanley Kubrick yönetmenliğindeki filmini izleyin, tercih sizin.

Otomatik Portakal, Anthony Burgess

   …Tanrı ne ister? Tanrı iyilik mi ister yoksa iyi olma seçeneğini mi? Kötülüğü seçen bir insan, kendisine iyilik dayatılmış bir insandan bazı açılardan daha üstün olabilir mi?

6-Yüzyıllık Yalnızlık (Cien anos de soledad)/Gabriel Garcia Marquez

İnternette bu kitap hakkında biraz araştırma yaparsanız çok fazla olumsuz yorumla karşılaşırsınız. En önemlisi de her biri edebiyat uzmanı (!) olan halkımız insanlarının bu kitabın neden Nobel ödülü aldığını eleştiriyor olması. Bence bunun en büyük sebebi ülkece az kitap okumamız ve bir kitabı okurken sadece konuya odaklanmamız. Latin Amerika kültürü hakkında bilgi sahibi olmadan bu kitabı iyi yorumlamak pek mümkün değil.

Evet kitap konu olarak karışık olabilir, isimler aynı olabilir, soy ağacı zor olabilir, ilişkiler karmaşık olabilir.. Her ne olursa olsun çeviri bir kitap olmasına rağmen Marquez’in yetenekleri kesinlikle tartışılamaz! Bir karakteri anlatırken anında başka bir karaktere geçmesi ve bu geçişte sizi yormaması muazzam. Betimlemelerin gücü her şeyi gözünüzde canlandırmanıza olanak tanıyor.

Yüzyıllık Yalnızlık, Gabriel Garcia Marquez

   …”İnsan ölme zamanı geldiğinde değil, ölebildiği zaman ölür.”

7-Saatleri Ayarlama Enstitüsü/Ahmet Hamdi Tanpınar

Dili ağır ama bir türlü elinizden bırakamayacağınız bir kitap, okumam aylar sürse de arada kaç kitap bitirmiş olsam da sonuca ulaştım :). Zaman, insan ve saat üçlüsünün ilişkilerini konu ediniyor. Aynı zamanda Türk toplumunun Doğu ve Batı kültürü arasında bocalamasını. Paranın insanları ne denli değiştirebileceğine de şahit oluyoruz bir yandan. Tanzimat öncesinden Cumhuriyet’e kadar devam eden sürece eleştirel bir bakış açısı diyebiliriz aslında.

Eski Türkçe kelimeler günümüz kelimeleriyle değiştirilse kitap daha rahat okunabilir.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar

   …”Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?”

8-Puslu Kıtalar Atlası/İhsan Oktay Anar

Bu sene çıkan çizgi roman halini daha çok seveceğinize eminim. Ben romanı sonra okuduğumu itiraf etmeliyim:). Gözümde çok daha iyi canlandırabildim böylelikle. Ama emin olun birkaç hafta aklımdan çıkmayan bir kitap oldu. Dizisi olsa filmi olsa nasıl olurdu acaba diye düşünmeden edemedim.

Tarihi sevmeyenler, sözüm size 🙂  bu kitap sayesinde sevebilirsiniz. Eğlenceli ve ilgi çekici bir şekilde anlatıyor. Tabi ki şu bilmem kaç yılında kuruldu, şu tarihte bunlar oldu gibi bir tarih dersinden bahsetmiyorum. Osmanlı zamanında yaşayan ilginç karakterler üzerinden bir nevi eleştiri de var.

Galata’da Arap Camii’ni aramaya başlarsanız siz eşittir ben demektir:).

Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar

   …”Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg’u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağı’na varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?”

9-Ruhi Mücerret,Korkma Ben Varım,Dublörün Dilemması/Murat Menteş

Sıra dışı hikayelerin en eğlenceli şekilde anlatımı diyebiliriz Murat Menteş romanlarına. Bu kitapları okurken çok eğleneceğinizi garanti ediyorum. Zaten karakterlerin isimleri bile müthiş bir zeka örneği. Nuh Tufan, Hayati Tehlike, Dilara Dilemma vb. :). Her saniye bir aksiyonun içindesiniz. İtiraf ediyorum benzetmeleri anlamak için bir kaç kez okuduğum oldu:).

Ruhi Mücerret,Korkma Ben Varım,Dublörün Dilemması, Murat Menteş

   …”Saatte 300 km hızla motosiklet kullanırken kaskın içinde hapşırmak’ diye bir şey olmasaydı ben icat ederdim.”

   …”İkizini idam eden bir cellat gibi, şeytan görmüş bir keçi yavrusu gibi, kıyametten sağ kurtulmuş bir deli gibi ağlıyordum.” 

…”-Zayıflamak için ata biniyorum.
-Aaa, işe yarıyor mu peki?
-Evet, at yirmi kilo verdi.”

10-Kürk Mantolu Madonna,Kuyucaklı Yusuf,İçimizdeki Şeytan/Sabahattin Ali

Ülke olarak daha çok kitap okuyalım, daha çok bilgilenelim, araştıralım istiyoruz peki neden her daim eleştirmekten geri durmuyoruz? Bu sefer de eleştiri konusu kitap! Neymiş efendim bazı yazarlar yıllar yıllar sonra daha çok ilgi çekiyormuş ama birtakım insanlar bu kitapları sadece sosyal medya hesaplarında fotoğraf paylaşmak için alıyormuş! Yahu nereden biliyorsun sen o insanın gerçek niyetini? Diyelim ki 3-5 kişi öyle düşündü, bilmem kaç bin tanesi gerçekten okudu ve sadece insanlara fikir verme amacıyla paylaştı. Biraz da iyi tarafından bak yahu.. İşte maalesef Sabahattin Ali kitapları bu eleştirilerin tam ortasında kaldı.

Neyse.. En çok beğenilen Kürk Mantolu Madonna olsa da ben okurken biraz zorlandım. Son kısımlara doğru akıcı olmaya başladı ve sonunda gözlerim doldu. Elimden bırakamadığım ise Kuyucaklı Yusuf’tu. Konu olarak daha geri planda olmasına rağmen hem de. İçimizdeki Şeytan’ı ikisinin ortasında görüyorum konu olarak da akıcılık anlamında da orta düzeydeydi.

Kürk Mantolu Madonna ile hiç önemsemediğimiz, hatta görmezden geldiğimiz insanların aslında ne hayatlar yaşayabileceğini; Kuyucaklı Yusuf ile Anadolu insanının duygularını, İçimizdeki Şeytan ile hayatındaki her şeyi en önemlisi sevdiği kadını bile terk etmeyi içindeki şeytana bağlayan birinin acizliğini göreceksiniz.

Kürk Mantolu Madonna,Kuyucaklı Yusuf,İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali

   …”Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince, insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.”

   …”Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından alamayacağı şeyler de var.”

   …”Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakar diyoruz.”

 

Her zaman tek zenginliğiniz kitaplarınız olur umarım:).

Kitap, Book, Library

Etiketler:

Yorum Yap

Your email address will not be published. Required fields are marked *