L’Ange Patisserie&Café, Suadiye

İtalyan, İspanyol, Fransız, Uzak Doğu vs. mutfaklarını iyi şekilde temsil eden yerler açıldıkça mutlu oluyorum. Tabi bir de fiyatları daha uygun olsa her daim gideceğim yerler olacaklar ama işte malesef:). Kullanılan malzeme kalitesi, ürünleri hazırlayan şef, mekanın konumu gibi faktörler düşünülünce bazıları kabul edilebilir düzeyde aslında. Ama son gittiğim L’ange çoğu anlamda beni mutlu etmesine karşın gereksiz bir şekilde aldığı %10 servis ücretiyle bir daha gitmeyeceğim bir yer haline geldi.

Benim mantığım biraz şu şekilde işliyor aslında: Bir yer servis ücreti alıyorsa bunun karşılığında bir şey bekliyorum. Çoğu yer almaya başladı ama su falan ücretsiz oluyor biliyorsunuz. Ya da gider gitmez büyük bir şişe suyu açıyor hemen onu hesaba dahil ediyor. Ama bana iki tabak bir kahve getirince neyin servisini alıyor anlamıyorum? O ücreti yediğim içtiğime eklese gözüme sokmasa yemin ederim gıkım çıkmaz. En azından karşılığını almış olurum:). Amaç çalışan personelin şevkini arttırmaksa ben ekstra bir şey göremedim, her yerde karşılaştığım soğuk ve mesafeli bir ilgi vardı. Bu durumda personeli beğenirsem bahşiş bırakmak isterim değil mi? Servis ücreti zorla yaptırılan, içten gelmeyen iyilik gibi bir şey bana göre:).

Birkaç arkadaşım bu konu hakkında “O ücreti ürünlere yansıtsa pahalı damgası yer.” tarzında bir şey söyledi. Kesinlikle katılmıyorum, neden mi? İstanbul her geçen gün pahalanıyor. Çok çok basit ve kalitesiz tatlılara 15-17 TL isteniyor ve insanlar gidip yiyor. Buradaki tatlılara o servis ücreti yansıtılsa zaten bu düzeyde rakamlar olacak. İnsanlar en azından sipariş verirken neye ne kadar ödediğini bilecek. Ama bizim gibi “Hıı şu kadar ödeyeceğim.” deyip, çıkarken “Servis ücreti aldılar ya!” diye can sıkılınca daha kötü bir durum oluyor.

Bazı mekanlar Avrupai düşünce tarzına sahip gibi bir yorumu hiç kabul etmiyorum. Avrupa insanının yaşam kalitesine ve maaşlarına ulaştığımız zaman ancak o şekilde tartışabiliriz.

Yurt dışında bu artık zorunlu bir uygulama ama onların fiyatları o oranda uygun kalıyor. Biz gittiğimizde Dolar’a çevir Euro’ya çevir derken paramızın değersizliği ile yüksek gelse de orada yaşayanlar için makul fiyatlar. Servis ücreti de abes durmuyor haliyle.

Çikolatayı Belçika’dan, tereyağını Fransa’dan getirdim diyerek pastalar 13 TL’den kahveler 10 TL’den başlayınca, bir de üstüne o ücret eklenince insan mutsuz oluyor kusura bakmayın:). Çay (Türk çayı) 5 TL, ona hiç anlam veremedim işte. Sadece çay içip kalkanlar için böyledir diyebilirsiniz ama inanın öyle bir yer değil, Cadde’nin sakin kısımlarında kalıyor ve o tatlıları görünce sadece çay içip kalkmak zor:). Sadece çay içip servis ücreti ödemeye de kimse razı değildir zaten:).

Bütün bunları göz ardı edecek olursam yediğimiz her tatlıyı çok beğendik. İçtiğim Americano çok sert ve ekşiydi o kadar. Tatlımla dengeledim bir şekilde. Dekorasyonun sıcaklığı, fonda çalan Fransızca şarkılar, sunum tabakları huzur veriyor. Hiç kalkmak istemedim desem yeridir. Zorlasam Fransa’da hissettim kendimi bile diyebilirim.

Tarte aux Fraises, 14 TL

Tarte Frangipane aux Poires, 17 TL

Eclair au Praline, 14 TL

Servis ücreti konusunda bir düzenleme yaparlarsa benim her zaman gideceğim bir yer olacaktır. Ama değişim yaşanmazsa Dair’e Cafe ilk tercihim olur.

Bağdat Cad. No:448 Suadiye-Kadıköy/İSTANBUL

0216 463 00 01